Sosyal Medya

Genel

Mustafa Öztürk: Bugün İslam’da insan kaybolmuştur, İnsaniyet sönmemişse de susturulmuştur

Her ne kadar bizim muhafazakâr ve İslamcı taife, “Batı, Aydınlanma, Kartezyen felsefe, modernizm” filan diyerek itibarsızlaştırmaya çalışsa da akıl insana bahşedilmiş ilahi lütufların belki de en başında gelir.



Sokma akıl yedi adım gider

Mustafa Öztürk - Karar

Bizim DoÄŸu Karadeniz taraflarında “Sokma akıl yedi adım gider” diye bir atasözü vardır. Bu sözün “El atına binen tez iner, sokma akıl yedi adım gider” ÅŸeklinde bir varyantı da vardır. Sokma akılla ilgili bu veciz söz kendi aklının ne iÅŸe yaradığını bilmeyen, hatta bilmek dahi istemeyen, hep baÅŸkalarının aklıyla hareket eden kimseleri niteler ki böyle bir niteleme özellikle müesses dinî yapılardaki genel müslüman modelini akla getirmektedir. Zira dinî düşünce dünyamızdaki en temel problemlerden biri sokma akıl ve buna baÄŸlı olarak, “Ben bilmem, ÅŸeyhim bilir” demeyi kendine hayat felsefi edinmiÅŸ dindar modelidir. Sokma akıllı dindar modelinde akıl, öncelikle kiÅŸinin kendisi olmak üzere hiç kimseye faydası olmayan bir ÅŸeyden ibarettir. Hatta ÅŸey bile deÄŸildir.

***

Genel olarak dindar insan modelimizin sokma akıl sahibi olmayı yeÄŸlemesi, bir yönüyle derin düşünce ve düşünmenin kaçınılmaz kıldığı huzursuzluktan hiç hazzetmemesi, dolayısıyla zihin konforunu bozmak istememesidir. Her ne kadar bizim muhafazakâr ve Ä°slamcı taife, “Batı, Aydınlanma, Kartezyen felsefe, modernizm” filan diyerek itibarsızlaÅŸtırmaya çalışsa da akıl insana bahÅŸedilmiÅŸ ilahi lütufların belki de en başında gelir. Hal böyleyken, insanı insan yapan akıl, irade ve düşünce gibi kabiliyetleri rafa kaldırıp kiÅŸinin kendini neredeyse büsbütün atıl hale getirme eÄŸiliminin daha ziyade din alanında kendini göstermesi ve bu alanda çoÄŸunlukla konformistliÄŸin, yani çoÄŸunluÄŸun belirlediÄŸi satır çizgileri arasında kalmanın tercih edilmesi hayli ilginçtir. Bu durum bir açıdan din alanında “beleÅŸ hizmet alımı” arzusuna iÅŸaret ederken, diÄŸer bir açıdan da teolojik sorunların ağır zihnî-fikrî yükünü taşıma iÅŸinin baÅŸkalarına ihale edilmesi kurnazlığına (ÅŸark kurnazlığı) iÅŸaret etmektedir. Bir dindarın sokma akıl sahibi olmayı yeÄŸlemesi gerçekte kendini aÅŸağılamasıdır; fakat gelin görün ki kurumsal dinî yapılardaki hâkim düzen içerisinde kiÅŸi akıl ve iradesinden vazgeçmek suretiyle kendini aÅŸağıladığı halde bu durumu bir olgunluk ve kemal vasfı olarak telakki etmekte ve böyle bir telakki sonuçta “insansız Ä°slam” denebilecek bir problem üretmektedir.       

Ä°slam’ın en temel varlık sebeplerinden biri, aklın restore edilmesidir. Mücahit Bilici’nin Ä°slamda SavaÅŸ BitmiÅŸtir adlı yeni kitabının “Ruhban ve Hayvan” baÅŸlıklı ilk yazısındaki tespit ve deÄŸerlendirmelere göre Ä°slam dinde aydınlanmadır. Avrupa’daki aydınlanma dinen Ä°slamlaÅŸmadır ki buna ateizm de dâhildir. Zira aklı kullanan samimi bir ateizm, aklı kullanmayan samimi bir müslümanlıktan daha insani ve Ä°slamidir. Ä°nanmamak ve inanmayabilmek, inanma ve inanabilmenin ÅŸartıdır. BaÅŸa kakılmış bir doÄŸru, rıza ve iradeyle ulaşılmış bir yanlış kadar saygın deÄŸildir. Åžu halde, Avrupa’daki tarihsel aydınlanma Hıristiyan toplumun ruhban ve saltanat esaretinden çıkarak insaniyete girmesi, aklın ferde düşmesidir. Bir toplumda aydınlanma ihtiyacının alameti ise o toplumda bir ruhban sınıfının oluÅŸmasıdır. Ruhbanın oluÅŸması, insanın taklide düşmesi ve hayvaniyete gerilemesi, vicdan üzerinde vesayetin baÅŸlangıcı demektir.

Atalar dininin, fıkıh mühendislerinin, ruhban sınıflarının, efendileÅŸtirilmiÅŸ hocaların vesayet ve velayetine karşı Ä°slam’ın özü olan Kur’an esas itibariyle bireyi akla ve düşünmeye davet eder. Hal böyleyken, ruhban katmanının oluÅŸması ile akla olan ihtiyaç bir fonksiyon olarak veli-vasi olan bu sınıfa delege edildiÄŸi için ruhbana tabi hale gelen insanların insaniyetleri atıl hale gelmiÅŸtir. Gassal elinde meyyit olanlar, ÅŸeyhinin ve/veya efendisinin emrini sorgusuz sualsiz yerine getirenler, Allah dışında ve yatayda iradelerini bir ÅŸeye teslim etmiÅŸ olanlardır. Ruhban sınıfı ancak kendisine eÅŸlik eden bir hayvan sınıfının oluÅŸmasıyla mümkündür. Yani bu (politik) vücudun baÅŸ ve bedeni birbirini doÄŸurur ve birbirine muhtaçtır. Ruhban sınıfı bir baÅŸ olarak oluÅŸtuÄŸu zaman o toplumda akıl ruhbanda kalır (insaniyet o tarafa çekilir) ve toplumun onlara tabi kalan kısmı ise sadece beden haline gelir (hayvaniyet o tarafa çekilir). Dolayısıyla akıl ve irade sahibine seslenen bir dinin ruhbanı reddetmesi ne kadar doÄŸalsa ruhban sınıfı oluÅŸmuÅŸ bir toplumda o dinin perdelenmesi de aynı nispette doÄŸaldır. Çünkü ruhbana tabi olanlar, o süzgeçten, vesayetten, velayetten geçmiÅŸ bir dini taklit ile tüketici konumunda kalırlar ve dinin muhatabı olmaktan çıkarlar. 

***

Bugün Ä°slam dünyası denilen coÄŸrafyalarda ve Ä°slami gelenekte deÄŸiÅŸik varyantlarıyla ruhban sınıfı mevcuttur. Ãœstelik bu sınıf yüzyıllarca etkin bir ÅŸekilde kendini yeniden üretmeyi baÅŸarmıştır. Bireyin akıl ve iradesi üzerinde vesayet veya velayet üreten tüm kurumsallaÅŸmalar ruhbanlıktır. Kendini dinin yerine koyan Sünnilikte de Åžiilikte de bu tür bir ruhbanlaÅŸma mevcuttur. Aynı ÅŸekilde kalbi açmak için aklı askıya alan sûfî formasyonlar da benzer bir ruhban sınıfı oluÅŸturmuÅŸtur. Fıkhın vesayetçileri ile tasavvufun velayetçileri bu noktada birey ile vahiy, insan özgürlüğü ile Allah arasında bir tür aracı otorite haline geldikleri için, Ä°slam dünyası bugün Abicilik yapan Nurcusundan, ÅŸeyhini uçuran tarikatçısına, beÅŸeri bir ürün olan Ä°slam hukukunu mutlaklaÅŸtırıp eski bedevi uygulamalara binaen bugün kafa kesen kimi selefi radikalliklere kadar muhtelif akılsızlıklar veya sokma akıllılıklar ile maluldür. Müslümanların bugün yaÅŸadığı krizin sebebi budur. Ä°slam’da insan kaybolmuÅŸtur. Ä°nsaniyet sönmemiÅŸse de susturulmuÅŸtur.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.